Evet benim minik cadım bugün resmi olarak okula başladı..
ama ben bugünü daha sonra anlatacağım, çünkü şu anda geçtiğimiz haftaları kısaca özetlemek istiyorum.
(Anneciğin bir haftadır sana yazmaya çalışıyor bitanem ama şu annenin baş belası “zaman” geçtiğimiz haftalarda yine ful çalıştı:)
Öykü hanım yaklaşık 2 hafta önce deniz sezonunu kapattı.
Her yaz 2 ay süresince anneannesi ve dedesiyle birlikte erdekte kalmakta küçük hanım.
Geçen yaz yüzmeyi tamamen öğrenmişti.
Bu yaz yüzüşüne artistik hareketler ekledi ve dalmayı öğrendi:)
tabiî ki yaşıtı olup yüzemeyenlere veya kolluk ile yüzenlere çaktırmadan havasını da attı:)
Bu cümlede “çaktırmadan” kelimesi özellikle önemli..
Çünkü gerçekten hava attığını çaktırmamak için elinden geleni yapıyor:)
Plajda oturup onu denizde yüzerken ve hava atarken izlemek öyle keyifli ki..
Mesela en son aklımda kalan bir baba kız a attığı hava: kız simitte, babası yanında.. kıyıdalar..
biz kumsala geldik.. üstümüzü çıkardık yağlandık ve öykü doğru denize ..
hiç tereddüt etmeden, hiç duraksamadan (su soğukmuş falan umrunda değil) atıyor kendini suya.. ve yüzmeye başlıyor..
kızın babası kızına diyor ki: “gördün mü kardeş ne güzel yüzüyor” !!!
Öykü bir an duruyor.. onlara bakıyor.. ve hiç umursamaz triplerinde sanki söylenileni duymamış gibi yüzmeye devam ediyor..
uzun bir süre sürekli o kız ve babasının çevresinde ama bizimki..
normal yüzme, sırtüstü yüzme, suya yatma, dalma.. vs.. bildiği ne kadar şey varsa orada sergiliyor benim minik cadım.
Ama dediğim gibi hiç çaktırmıyoruz bunu:)
adam ve kız o yüzdükçe daha da konuşuyorlar..
hatta adam kumsalda oturan eşine seslenip öyküyü gösteriyor bir de, nasıl yüzüyor diye…
ondan sonra iptal tabi bizimkisi :)
Şu benim bitanem alem ya :)
Ben tabiî ki her haftasonu erdekteydim bu yüzden..
Cuma akşamı işten çıktıktan sonra gidip Pazar akşamı döndüm..
babası bu yaz iş değişikliği yaptığı için ve yeni başladığı işyerinde cumartesi günleri de çalışma olduğu için.. biz Öyküyle bu yaz bolca “anne-kız haftasonları” yaşadık..
akşamüzeri denizden döndükten sonra.. duşumuzu alıp hemen “anne-kız” yürüyüşlerimizi yaptık her akşam..
“anne-kız yürüyüşü” diyorum çünkü bu ismi Öykü verdi yürüyüşlerimize..
Erdek-Ocakların güzel bir yürüyüş alanı var denize paralel..
bir yanınızda deniz bir yanınızda cıvıl cıvıl kafeler mağazalar vs..
tabi bu yürüyüşlerimizin değişmez parçaları da var..
mesela her yürüyüşümüzde mutlaka kaynamış mısır ve dondurma yemek gibi..
her yürüyüşümüzde mutlaka “dvd-kitap” satan mağazaya uğramak gibi..
her yürüyüşümüzde mutlaka kumsala inip denize taş atmak gibi :)
Ve bitanem biliyor musun ben seninle bu yürüyüşleri öyle seviyorum ki..
öyle seviyorum :)
Neyse küçük hanım 6 eylül de artık tatili bitirip Bursaya evimize döndü..
Evini öyle özlemiş ki.. tüm odaları gezip, eşyalarını okşadı..
“ya annecim ben çok özledimmm evimizi” diyerek her odayı kokladı..
Gece ben birlikte yatmak istedim Öyküyle..
ama küçük hanımın rahatını bozuyormuşum!!!
İstemedi!!
Yalnız yatacakmış!!
Ben bir anda kendimi ona yalvarırken buldum!!
“nolur Öykü bu gece koynumda yat”!!!!
hemen kendimi toparladım tabii yaptığım şeyi fark edince:)
Ama çok özlemiştim ben kızımı yaaa :)
İlginç bir şey var geceden..
başucundaki komedinde hep su bulundururum..
öpüştük koklaştık iyigeceler tatlırüyalar diledik..
su istedi sürahiden bardağa döktüm..
ışığı açmamı istedi..
neden dedim.. ??
“Sürahimizi de çok özledim de bi bakayım” dedi!!!!
Espri yapmıyordu ciddiydi..
gerçekten sürahimizi bile özlemişti.. :)
tatlı cadım benim :)
19 Eylül 2006 Salı
Tatil Bitti
Gönderen 7.oda zaman: 00:28
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
"...Ve bitanem biliyor musun ben seninle bu yürüyüşleri öyle seviyorum ki.. öyle seviyorum :)
Bu cümlede öyle sıcaklık, öyle insanı içinden kavrayan bir esinti var ki... Ne desem boş. İzninizle bu cümleyi bu gecenin anısı olarak bloguma alacağım.
28/10/06 04:38
sevgili valley; siz böyle söyleyince ben de kalın yaptım bu sıcacık cümleyi yazımda.. blogunuzda da ne güzel sunmuşsunuz.. "bu gecenin ateş-böceği"
...
teşekkür ederim :)
28/10/06 17:39
Yorum Gönder