21 Mayıs 2010 Cuma

ŞAFAK


Yoğun ve stresli geçen iş günleri, akşamında da yerini Öykünün fen bilgisi ve sosyal bilgilerden araştırma ödevlerine bırakınca, gece bana kalan son enerjinin içinde hiç yazma isteği kalmıyordu bende nisan ayı boyunca..
Çoğu zaman kitap okumaya bile enerjim kalmıyordu bırakın yazmayı..
Artık türkçe, matematik, ingilizce ve fransızca ödevlerini kendisi tek başına hallediyor genelde. Ama araştırma ödevlerinde ben giriyorum devreye çünkü internete ve bilgisayara düşkün bir çocuk değil Öykü, ben de erken nasıl olsa deyip öğretmiyorum ona Google da nasıl araştırma yapıldığını..
O kısımları ben yapıp ona çıktıları alıyorum, o da çıktılar üzerinden devam ediyor. Bir de özet çıkarma ödevlerini hiç sevmiyor..


Pek çok güzel şeyler oldu geçti tabi nisan ayı boyunca da hayatımızda..
Gün geçtikçe beni daha da “rol model” haline dönüştüren küçük hanım rock dinlemeye başladı iyiden iyiye..
Onu yalnız bıraktığım zamanlarda kendi kendine Rammstein ı dinlerken buluyorum artık !!
Yolculuklarımızda da Şebnem Ferah dinliyor.


23 Nisanda 3 gün Erdek kaçamağı yaptık, bir güzel oldu ki sormayın, köy kahvaltılarıyla, kumsalda koşturmacalarla, deniz kabuğu toplamalarla, denizin kenarında kahve keyfi yapmalarla, kitap okumalarla ve mangal keyifleriyle geçti gitti.
Fotoğraflarını düzenleyince onlardan da bikaç tane koyacağım.




22 nisan da küçük hanımın tiyatro gösterisi vardı.
Sergiledikleri oyunun adı: ŞAFAK idi.
Öykü de "komutanın kızı" rolündeydi.
Babası sınır savaşındayken ona mektup yazıp vatan toprağı getirmesini istedi.
Oyunun sonuna doğru da kavuştular ve babası söz verdiği gibi toprağı da getirmişti.
Uzun süren bir gösteriydi ve bizim küçücük çocuklarımız, tiyatroculara taş çıkartır bir oyun sergilediler.



















Gösterileri bittikten sonra spor salonunda balon patlatma ile başlayan türlü oyunlarla çığlık çığlığa eğlendi tüm ilkokul öğrencileri..
Böyle bir gürültü yok inanın..
Spor salonu olduğundan bir de yankı yapıyor sesleri, inanılmaz çığlıklarla geçen saatlerdi..
Ama onların eğlenen mutlu yüz ifadelerine baktığınızda tüm o gürültüyü duymuyorsunuz..



Öyle tatlılar ki hepsi..
Çocuk olmak böyle bir şey işte..
Bir salona girip deli gibi çığlıklar atabiliyorsunuz gülme krizleri eşliğinde :)




Birkaç fotoğrafla bu güzel anısını da not edeyim istedim.
Bu arada fotoğraflara bakarken daha da büyük geldi kızım gözüme..
Ne kadar büyümüş benim kızım değil mi ??

9 yorum:

banu dedi ki...

inanılmaz büyümüş, surat çoçukluktan tamamen çıkmış genç kız havasına baya baya girmiş..nezamandır yakından görmüyorum ben ÖYKü'yü roman olmuş da haberim yok...Acayip güzelleşmiş yüz hatları falan maşallah..öptüm seni canım ÖYKÜcüm..

karanliklar dedi ki...

Öykü tam olarak kalmak istediğim ve hiç büyümek istemediğim yaştasın...

Öykü olurda bir gün karşılaşırsak sana senin yaşındayken kurduğum bir hayali anlatacağım unutturma :)

bRk dedi ki...

prenses.. busbuyuk opuyorum :) ne olur büyümeden boyle dupduru kal emi..

İKO dedi ki...

gerçekten de zaman çok çabuk geçiyor ya nerdeyse genç kız oldu maşallah ya:) annesinin izinden gidiyor ewet hemde baya baya bi hahhahahahahah:)ama içlerinden en güzeli öykü öpüyorum kocaman umarım hayatın boyunca hep böyle neşeli ve mutlu olursun ÖPTÜMMMMMM:)

efedayı dedi ki...

vayyy fatoş biz tanıştığımızda ufacıktı bu kız yahu :)

keremcan dedi ki...

ahaha yakında senin boyunu geçer o )))
hayat çabuk geçiyo fatoş hanım
fena yani

Özgün ERDEM dedi ki...

kizada rammstein'i alistirdin ya helal olsun sana...
:D

Nik dedi ki...

:) evet, büyümüş ...rol model olayının tersine dönmesi an meselesidir :) senin rol modelin olacak hale gelmiş bu çıtır

sgürel dedi ki...

güzelliğinin yanısıra bir çok özellliğini almaya başladı:) harika bir evlat yetiştiriyorsun...