15 Aralık 2007 Cumartesi

Hayal Kırıklığı



Evet sürekli başarı başarı derken 3 aydır.. Şimdi de tökezleyip yere düştü küçük hanım..
Öyle masum, öyle kırgın, öyle küskün.. Kendince öyle hayal kırıklığı yaşamış durumda..

Geçen Pazar günü babası kız arkadaşı ile tanıştırmış küçük hanımı..
Bir anda tepetaklak oldu küçük yüreği..
Herkes kendince haklı bu hikayede ama.. Ama sanırım en haklı olan Öykü..

Bi çocuk için en korkunç şey nedir? Anne babanın ölümü.. Ardından da boşanmaları..
Biz geçen yıl boşandığımız zaman zaten o minik yüreğin bütün güvenini yıktık..
Yaşayabileceği en zor şeyleri yaşadı kendince.. Ama beklenilenden çok çok daha güçlü olarak..
Ben biçok konuda daha şanslıydım babasına göre..
Sürekli onunla olduğum ve tüm zamanımı neredeyse ona ayırdığım için ben yeniden bana güvenmesini sağlayabilmiştim..
Bu güveni kazanırken en önemli etkenlerden biri de: Evlenmeyeceğim yönünde verdiğim sözdü..
Benim için dünyada en önemli kişinin KENDİSİ olduğunu, Onun bana yettiğini, evimizde ikimizden başka kimseyi istemediğimi ona anlatmamdı..
Babası da ona bir daha güvenini yıkmamak için baştan beri yalan söylemeyerek, bir gün evleneceğini, sürekli yalnız yaşayamayacağını anlattı..
Ve zaten haftada bir görüştükleri için yani birlikte yaşamadıkları için, Öykünün güvenini hiç kazanamadı..
Öykü her an şüpheyle geçirdi zamanını..
Ve bu şüphelerini de çoğu zaman dile getirdi aslında..
Ya babam başkasıyla evlenince o kadını benden daha çok severse.. Ya onların çocukları olursa??
O küçücük yürek için bunlar korkunç ihtimallerdi..

Ve hazır olmadığı bir anda babasının müstakbel yeni eşiyle yani Öykünün içten içe korkarak beklediği kadınla tanıştı.
Her ne kadar babası : “bu benim sevgilim” demese de, ve hatta her şeyin normal görünmesi için o kadını eve nagihan hanımla birlikte getirse de Öykü zaten tetikte beklediği için yeni tanıştığı her kadın babasının potansiyel sevgilisi olacaktı.

Sonuç..
Öyküden beklenilen gibi..
Kadını hiç sevmemiş.. yüzünü beğenmemiş, çok çirkinmiş, şımarıkmış, burnu şöyleymiş, saçı böyleymiş, konuşması şöyleymiş..
Zaten sevmesi resmen mucize olurdu.
Dünyanın en güzel, en iyi kadını bile olsa sevmeyecekti Öykü onu.


Öykü biçok konuda bana benziyor.. E hem benim kızım hem de burçdaşız :)
Yaşadığı kötü zamanları, yaşarken çok güzel idare edebiliyor. Karşı tarafa kötü olduğunu asla ama asla çaktırmıyor. Ne zaman ki güvendiği sulara geliyor, koyveriyor kendini..

O gün, gün boyunca yaşadığı tüm detayları saklamış içinde..
Bir haftadır her gece yeni bir ağlama krizi eşliğinde bölüm bölüm anlatıyor detayları..
Öyle nefret etmiş ki kadından, patiyi (babasının kedisi) bile kıskanmış durumda ve hatta eve kadını nagihan hanım getirdiği için ondan bile nefret eder durumda..
Özellikle de kadının babasına yanaşıp şımarık şımarık konuşmalarını kabullenemiyor.


Belki kız değil de oğlan olsaydı bu tür kıskançlıklar yapmazdı..
Ama kız çocuklarının babaya olan düşkünlükleri malum çok daha fazladır..
Ve sanırım Öykü babasının sadece ve sadece onu sevmesini istiyor, sevgisinin binde birini bile başka bir kadınla paylaşmaya şu anda niyeti yok...
Gözlerinde ne öfke var ağlarken, ne de sinir.. Büyük bir hayal kırıklığı yerleşmiş durumda bakışlarına..

Ne kadar anlatırsanız anlatın, ne kadar konuşursanız konuşun, o kadın babasını çalan bir kadın Öykü için, babasının sevgisini çalan bir kadın..

Yüzleştiği her şeyle başa çıkabiliyor insan..
Öykü de çok güçlü bir kız.. Elbet yenecek, elbet kabullenmek istemese de kabullenecek bazı gerçekleri ve hatta ileride bunları okuduğunda gülecek belki de bu kaprislerine ama şimdilik küçük yüreğinde yaşadığı hayal kırıklığının boyutunu kendisi biliyor..
Bencil.. Çünkü O daha çok küçük..
Babasının bir ömür yalnız yaşayamayacağını bilse de kabullenmek istemiyor..
Banane diyor.. ba na ne yaşasın.
Bu kadar basit onun için.
Yeter ki babası sadece onu sevsin..
Sadece onu..

11 Aralık 2007 Salı

Onur Panosu




Küçük hanımın hep başarılarından bahsediyorum ama bu ara gerçekten üst üste denk geldi :)


Daha okulun ilk günü sınıfın onur panosuna girip çıkmayan, ilk başarı değerlendirme sınavında 60 soruda 10 yanlış (aslında 8 yanlış) yaparak 3.olan küçük hanımın başarılar zincirine 2 halka daha eklendi :)


Kasım ayında okul onur panosuna girdi..
Ve 2.başarı değerlendirme sınavında 60 soruda sadece 4 yanlış (dördü de matematik, yani Türkçe ve Hayat Bilgisi sıfır yanlış) yaparak 1.oldu.
Onur panosuna girdiği için okulumuzun müdürü ve müdür yardımcısı Öyküyü ziyaret ederek haberi verip tebrik etmişler..
Pek hoşuna gitmiş küçük hanımın..
Çok heyecanlanmış bir de :)
O gün bana harika bir mektup yazmış teneffüste o heyecanla..
Ve bir de Rapunsell'in Saçları masalının resmini çizmiş:)
(mektubu ve resmi de tarayıp koyacağım )


Ben artık fazla bir yorumda bulunamayacağım.
Ağzım kulaklarımda yaşıyorum bir süredir resmen :)
Ama söz bundan sonra yaramazlıklarımızı, şımarıklıklarımızı, sorunlarımızı, cadılıklarımızı ve komik anılarımızı da yazacağım..
Şimdi yine söylemek istediğim şey seni çok sevdiğim tatlı prensesim..