17 Mart 2008 Pazartesi

Öykü Gölyazı'da


Ben fotoğraf gezilerine gittikçe, hatta fotoğraf gezisi olması gerekmiyor onsuz gittiğim her yerin dönüşünde yüzünde “niye birlikte gidemiyoruz kiii” soruları oluşurdu küçük hanımın..

Oysa sadece ayda bir çıkıyorum şehir dışına..
Ve ben yokken küçük hanım da babasında oluyor..
Ama zaten konu; ben yokken evde can sıkıntısı içinde beni bekliyor oluşu falan değil.. Öyle bir durum olsa ben zaten gitmem..
Ben yokken kendisi de ne kadar eğleniyor olursa olsun, Konu: benim bir şeyleri onsuz yapmam:)


Çektiğim fotoğrafları birlikte inceliyoruz döndüğümde..
Ona anlatıyorum tüm geziyi ve neler olduğunu..
Ve büyüdüğünde bir kez de birlikte gitmeye söz veriyorum :)


Bu pazar günü onu Uluabat Gölüne götürdük biz de :)
Benim ilk fotoğraf gezim Gölyazıya olmuştu geçen yıl..
Böylece ben de verdiğim sözleri yerine getirmeye başlamış oldum O daha büyümeden önce :)


Her birlikte dışarı çıkışımızda olduğu gibi fotoğraf makinesi kavgası etmeye başladık..
Makineyi boğazına geçiren bırakmıyor.. :)
"sen nasıl olsa arkadaşlarınla buralara gelip çekiyorsun" diye hazır cevapları da var küçük hanımın..
Oysa ki benim derdim onu fotoğraf çekebilmek..


Elinden makineyi aldığım nadir zamanlarda, ben de çekebildim yine bikaç fotoğrafını tatlı fıstıkımın..
Ama gezimizin genelinde makine kontrolü ondaydı :)
Ben diyorum bize bir makine daha lazımmm !!!:)

Gölden çok köy, köyden çok köy çocukları ilgisini çekti aslında.. Giysilerinden saçlarına her şeylerini inceledi.. Ve ben Öyküyü serbest bırakıp istediğin her şeyi çekebilirsin dedikten sonra, Öykü çocukların arasına “seni fotoğraf çekebilir miyim” diyerek usulca sokulup poz bile verdirtti valla :)
Çocuklar da öyle mutlu oldular ki :) Fotoğrafı çekilen diğerlerine haber veriyor, "bu kız bizi fotoğraf çekiyor gelin" diye :)
Hep söylerim.. Çocukların kendilerine ait bir dünyaları var.. Ve biz büyüklerin asla başaramadığı şeyi, kimliksiz kaynaşımları anında başarabiliyorlar..


 tek gözlü bir kedi,

uyuyan bir köpek,

dizilmiş ölü balıklar

derken birsürü şeyin fotoğrafını çekip, göl kıyısını gezip, midye ve taşları inceleyip, pelikanları seyredip, çocuklarla kaynaşıp, makine kavgası yaparak epey eğlendikten ve yorulduktan sonra


 çaybahçesinde bizi bekleyen anneanne ile dedenin yanına gittik :)

Gözleme ve ayran ile mideleri doldurduktan sonra kısa bir yürüyüş daha yapıp evimize döndük..


Epey yorulmuş küçük hanım dönüşte daha arabada uyuklamaya başladı..
Güzel, sıcacık, çok keyifli bir Pazar günüydü..


Biz baharı getirdik :)


Umarım herkesin içine de doğar sıcacık güneş..